Englisch | Türkisch | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | hold in v. | yapmak | ||
These treaties are being prepared and referenda will then be held in the applicant states. Bu anlaşmalar hazırlanmaktadır ve daha sonra başvuran devletlerde referandumlar yapılacaktır. More Sentences |
||||
General | hold in v. | tutmak | ||
I don't think I'll be able to hold in my anger any longer. Öfkemi daha fazla tutabileceğimi sanmıyorum. More Sentences |
||||
General | hold in v. | kendini tutmak | ||
General | hold in v. | zaptetmek | ||
General | hold in v. | sınırlamak | ||
General | hold in v. | kontrol altına almak | ||
Phrasals | ||||
Phrasals | hold in v. | kendine hakim olmak gem vurmak | ||
Phrasals | hold in v. | göbeğini/karnını içine çekmek | ||
Phrasals | hold in v. | göbeğini/karnını toplamak | ||
Phrasals | hold in v. | göbeğini/karnını içinde tutmak | ||
Phrasals | hold in v. | içinde tutmak | ||
Phrasals | hold in v. | içine atmak | ||
Phrasals | hold in v. | dışa vurmamak | ||
Phrasals | hold in v. | belli etmemek | ||
Phrasals | hold in v. | kuşatmak | ||
Phrasals | hold in v. | etrafını çevirmek | ||
Phrasals | hold in v. | etrafını sarmak | ||
Phrasals | hold in v. | algılanmamak | ||
Phrasals | hold in v. | başkaları tarafından görülmemek | ||
Phrasals | hold in v. | sessiz kalmak | ||
Phrasals | hold in v. | suspus olmak | ||
Phrasals | hold in v. | çıt çıkarmamak | ||
Phrasals | hold in v. | ağzına kilit vurmak | ||
Phrasals | hold in v. | kaçmasını engellemek |